Bomba iddia darbe girişimini kim önledi, sığınakta mı gizleniyor?

Sonbaharda Putin'in darbeyle iktidardan uzaklaştırılacağı iddia edilirken, Putin'in ise bir sığınakta saklandığı da ileri sürülüyor.

Uzun yıllar Moskova'da gazetecilik yapan Hakan Aksay, Rusya'daki darbe söylentilerini köşesine taşıdığı T24'teki yazısında, Moskova'da yaz sonunda veya sonbaharda darbe olacağı ve Putin'in iktidardan uzaklaştırılacağı iddialarına yer verdi.

Aksay'ın yazısı şöyle:

"Rusya'da yakında darbe olabilir!"

Daha neler! Saçmalamayın, ne darbesi! Başkan Putin uzun yıllardır tek başına ve açık ara reyting üstünlüğüyle iktidarda. Bahçeli gibi bir desteğe falan da ihtiyacı yok. Şu anda bile tek başına yüzde 59 reytinge sahip.

"Evet, Levada şirketinin son araştırmasında Putin’in kamuoyu destek oranı yüzde 59 çıktı. Şubat ayında yüzde 69’du! 2018’de yüzde 81’di. 2015’te ise yüzde 85. Dahası var: Koronavirüs’ün yaygınlaştığı şartlarda toplumdaki güvensizlik genelde ilk aşamada liderlerin güçlenmesi sonucunu doğuruyorken (Trump, Johnson, Erdoğan buna örnek), şu anda Putin’e verilen destek artmıyor, tersine, azalıyor."

Olsun, yüzde 59 da yeterince güçlü bir destek. Üstelik ortada başka bir alternatif yok. Rus liberalleri her zamanki gibi cılız ve birbiriyle kavgalı. Komünistlerin önderi Zyuganov ve milliyetçi lider Jirinovski kritik konularda Kremlin’e destek vere vere epeyce yaşlandılar ve muhalif koltuklara iyice alıştılar; ayağa kalkamazlar.

"Hoşnutsuzluk çok hızlı artıyor. Ekonomi zaten kötüydü. Korona onu iyice vurdu. Petrol fiyatlarının düşmesi Korona’dan da ağır darbe oldu. Petrol ve gaz, Rusya’da GSMH’nın yüzde 20’si, ulusal bütçenin yüzde 40’ı, ihracatın da yüzde 60’ı demek. Petrolün fiyatı 30 doların altına inerse Rusya ekonomisi en az yüzde 20 küçülür. Bugün resmî verilere göre 1,6 milyon olan işsiz sayısı, Çalışma Bakanlığı öngörüsüne göre 2020 sonunda 2,5 milyona çıkabilir. Kremlin’e göre ülkede 20 milyona yakın yoksul* insan var. Pek çoklarına göre bu rakam aslında 40 milyona yakın. Anlayacağınız, gidiş kötü ve hızlı..." (*147 milyon nüfuslu Rusya’da yoksulluk sınırı ve asgari ücret 12 bin 130 ruble, yani 170 dolar veya 1140 TL civarında).

Darbe iddiaları sık sık dile getiriliyor

Son Rusya seyahatlerimde birkaç kez yukarıdakine benzer konuşmalar oldu. Ardından, malum, herkes Korona belasıyla uğraşmaya başladı. Son haftalarda Rus medyasında "darbe" iddiaları sık sık dile getirilmeye başladı. Açıkçası, gördüğüm ilk birkaç yayına şöyle bir bakıp geçtim; böyle "yakında darbe olacak" türünden spekülasyonlara sarılmak, genellikle marjinal grupların sevdiği ve pek ciddiye alınmayacak söylentilerdi. Ancak iddia tekrar tekrar ve farklı kişiler tarafından dile getirildiği zaman buna daha dikkatle kulak vermek gerektiğini düşündüm.

Geçen gün Komsomolskaya Pravda Gazetesi’ne ait radyo yayınında (ki bu gazete, hiç de öyle muhalif ve marjinal sayılmaz), ünlü ekonomist, akademisyen, Duma danışmanı Mihail Delyagin, yakında Kremlin’in ordu yönetiminin eline geçeceğini öne sürerek yayın boyunca dileyicilerin böyle bir duruma nasıl bakacaklarını sorarak basit bir anket yaptı. Yüzde 18 olumsuz derken, yüzde 82 darbeye olumlu yaklaşabileceğini söyledi.

Alt tarafı bir radyo programının hiçbir bilimselliği olmayan ansal araştırması diyerek bunu da geçelim ve başka örneklere göz atalım.

Putin’in iktidardan uzaklaştırılması için üç aşamalı bir planın uygulandığını savunan Dış Ekonomik İlişkiler Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Maksim Fedorenko, Batı’nın yaptırımları, petrol fiyatlarının düşmesi ve Korona ortamının birinci aşama olduğunu öne sürüyor. Sonrasında Putin’in iktidardan el çektirilmesi ve olağanüstü hâl ilanı, ardından da (en ilginç olanı, üçüncü aşama), Rusya’daki sistemin global piyasalara entegre olacak şekilde yeni baştan yapılandırılacağını yazıyor. Peki, bu darbenin aktörleri kim mi olacak? Oligarklar, yani en zengin Ruslar ve devletin kilit görevlerinde bulunan liberal görüşlü bürokratlar (Merkez Bankası Başkanı Nabiullina, Sayıştay Başkanı Kudrin, Sberbank Genel Müdürü Gref, eski Başbakan Medvedev, Nanoteknoloji kurumunun yöneticisi Çubays bunlar arasında). Sonrasında da hedef, Moskova’nın Batı ile uyumlu bir çizgiye getirilmesi…

Yukarıda adı geçenlerden Çubays (Leningrad kökenli ve Yeltsin döneminde de Putin döneminde de hep önemli konumlarda oldu), birkaç gün önce Forbes’a verdiği demeçte, şimdi başlayan uluslararası ekonomik krizin yakın dönemdeki hiçbir krize benzemeyeceğini, orta sınıfların iyice daralacağını, yoksulların ise perişan olacağını söyleyerek bu durumun siyasi sonuçlar da doğurabileceğini, "devrimci değişikliklerin gündeme gelebileceğini" dile getirdi.

Kremlin’e yakın politik gözlemcilerden, eski parlamenter (ve bu arada Rusya-Türkiye Toplumsal Forumu Genel Sekreteri) Sergey Markov da darbe konusunu gündeme getirenlerden biri. Ona göre darbe planlarının arkasında "Rusya’yı ABD’nin kuklası yapmak isteyen güçler var".

Putin darbe girişimini önledi mi, sığınakta mı gizleniyor?

Muhafazakâr Rus uzmanları birleştiren İzborsk Kulübü yöneticilerinden Vitaliy Averyanov, aslında oligarkların ve Medveden hükümetinin darbe planını yürürlüğe koyduğunu, Putin’in Ocak ayı ortasında hükümeti görevden alarak bu planı suya düşürdüğünü vurguluyor. Rusya Başsavcısı Yuriy Çayka ve Putin’in güçlü danışmanlarından Vladislav Surkov’un görevlerinden alınmasının da bunun devamı olduğunu kaydediyor ve ekliyor: "Kremlin içindeki kavga henüz kesin olarak sonuçlanmadı."

Mücadelenin sürdüğünü savunanlardan bir başkası, Putin’in KGB okulundan sınıf arkadaşı, uzun yıllardır ABD’de yaşayan Yuriy Şvets, Rusya liderinin şu anda korumalarıyla "bir sığınakta Koronavirüs'ten değil, yakın çalışma arkadaşlarından korunduğunu" iddia ediyor.

Tarihçi Prof. Valeriy Solovey ise Putin’in reytinginin düştüğü ve karantinanın geçerli olduğu şartlarda, iktidar adayı olarak iki siyasi grubun öne çıkabileceğini düşünüyor: Birincisi, Moskova Belediye Başkanı Sergey Sobyanin ve onunla birlikte davranan Rosteh (Rus Teknoloji) şirketinin asker kökenli Genel Müdürü Sergey Çemezov (ikisi de Sibiryalı). İkincisi, Savunma Bakanı Sergey Şoygu, haber alma örgütü FSB’nin şefi Aleksandr Bortnikov ve Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri, eski FSB şefi Nikolay Patruşev’in başını çektiği grup.

Bazı yorumlarda Rusya’da yaz sonunda veya sonbaharda, 1999 sonunda uygulanan senaryonun bir benzerinin yürürlüğe sokulacağı savunuluyor. 31 Aralık 1999’da Başkan Yeltsin istifa ederek yerini vekaleten Başbakan Putin’e devrettiğini ve kısa süre içinde düzenlenecek başkanlık seçimlerinde Putin’in desteklenmesi gerektiğini dile getirmişti.

Başka örnekler de var ama bu kadarı yeter diyelim.