Dünya Danışmanlık Merkezi Kurucusu Uzman Klinik Psikolog Fundem Ece Kaykaç, “Duyumların ve duyguların ağır basması, aşırı bir biçimde insanı etkilemesi durumudur. Duygusallık denildiğinde öfke, hüzün, sevinç, kaygı, korku, heyecan, umut gibi duyguların yoğun deneyimlenmesini ve hayata dair kararların verilmesinde duyguların yönlendirmesinde olmayı anlayabiliriz. Mesela bize sevinç verdiği için bir arkadaşımızı aramak isteriz ya da bizi öfkelendirdiğinden bazı insanlardan uzak dururuz. Bu seçimler duygusal seçimlerimizdir. Her zaman duygularımızın sesini dinlemek doğru olmayabilir çünkü kişi hayatını duygularla yönetiyorsa öfkesinin hâkim olduğu bir konuda çok kolay bir şekilde başkalarını kırabilir ya da sevinci hâkim olduğunda sonradan kendisine zarar verecek kararların peşinden gidebilir. Yani duygularımız bazen bizi yanlış kararlar almamıza teşvik edebilir. Fakat hep mantık çerçevesi içinde yaşamamız bizi duygusallıktan da uzaklaştırabilir” dedi.
Kişinin gerçekleşen olaylara diğer insanlardan daha aşırı tepkiler eriyorsa fazlasıyla hassas bir insan olduğunu ifade eden Kaykaç, “Oldukça hassas olan insanlar tanımlanırken en çok kullanılan özelliklerinden bir tanesi, bu insanların duygularını fazlasıyla derinden hissediyor oluşlarıdır. Bu tip insanlar, duygularını daha derin bir seviyeye taşıma eğilimindedirler. Fazlasıyla hassas olan insanlar, karşılaşılan bir duruma, diğer insanlardan daha fazla ve duygusal tepki gösterebilirler. Örneğin, eğer bir arkadaşlarının sorunları varsa hassas olan insan arkadaşı ile duygudaşlık kurabilir ve onu daha çok anlayabilir. Böylelikle, arkadaşlarının problemleri için kaygı belirtisi göstererek aslında oldukça fazla duygusal tepki vermiş olurlar. Duygusal kişilerde çocuksu davranışlar daha da belirgindir.
Sabırsız olabilirler ve istedikleri yapılmadığında hırçınlaşabilirler, ayrıca yakın arkadaşlık ilişkilerinden kolayca etkilenebilirler örneğin arkadaşını öfkeli görünce duygusal olan kişinin de öfkelendiğini görebiliriz. Duyguların gerektiğinde sınırlanarak kontrol edilmesi gerekir. Duygularıyla hareket eden aşırı duygusal olan kişilerin kendilerine zarar verebilme ihtimalleri daha yüksektir.
Fakat kendi mutluluğumuz için gerektiğinde duygularımıza sınır koymamız gerekmektedir. Duygularımız deneyimlerimize tat veren ve hayatı anlamlı kılan en önemli özelliklerimizden biridir ama daha huzurlu bir hayat geçirebilmemiz için duygusallığımıza sınır koymamız gerekir. Kendini duygusal olarak gören ya da başkaları tarafından duygusal olarak tarif edilen kişiler kendilerini kararlar alırken duygularını ne oranda ön plana geçirdiklerini gözden geçirebilirler. Eğer duygularını düşünmeden eyleme döküyorsa burada bir sıkıntı olduğunu söyleyebiliriz.
Örneğin çok sevdiğiniz bir arkadaşınız tarafından kızdırılmışsanız ona hemen yanıt verme davranışında bulunmayın çünkü duygularınız öne plana geçerek öfkeniz yüzünden arkadaşlık ilişkinizi zedeleyebilirsiniz kızgınlığınız yatıştıktan sonra yanıt verirseniz duygularınızın ön plana geçmesini önlersiniz ve karşı tarafa daha anlayışlı yaklaşabilirsiniz” açıklamalarında bulundu.