Ekonomist Murat Muratoğlu'dan Bahçeli'ye ' O duyduğun Ayasofya'dan çan sesi değil'

Sözcü gazetesi yazarı ekonomist Murat Muratoğlu, Ayasofya tartışmasına ilişkin bir yazı kaleme alarak, "Ayasofya'dan yüzyıllardır çan sesi geldiği falan yok! O duyduğu çanlar ekonomi için çalanlar!" dedi.

Sözcü yazarı ekonomist Murat Muratoğlu, bugünkü yazısında, AKP- MHP ittifakının gündemi değiştirme çabası olduğuna gönderme yaparak, "Oylarını artırma derdine düşecekler. Popülizm için kesenin ağzını açacaklar." ifadelerini kullandı.

AKP'nin "Ayasofya'da cuma namazı" vaadiyle yeniden başlayan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de destek verdiği "Ayasofya'da namaz" tartışmasına ünlü ekonomist Muratoğlu da katıldı. 

Muratoğlu, suni gündemin ardında kalan ekonominin geldiği noktayı özetlerken, "Kırk yıllık zangoçlar böyle çan çalamazlar! Ekonomiyi yönetenler de boş durmuyorlar. Dengeleri daha ne kadar fazla bozabiliriz diye çalışıyorlar." dedi. 

İşte Murat Muratoğlu'nun "Çanları ekonomi için çalıyorlar!" başlıklı yazısı:

Bahçeli; “Ayasofya'dan çan sesi değil, Allah'ın izniyle ezan sesi yükselecektir” dedi. Ayasofya'dan yüzyıllardır çan sesi geldiği falan yok! O duyduğu çanlar ekonomi için çalanlar!

Kırk yıllık zangoçlar böyle çan çalamazlar! Ekonomiyi yönetenler de boş durmuyorlar. Dengeleri daha ne kadar fazla bozabiliriz diye çalışıyorlar.

Merkez Bankası'nın adında “banka” kelimesinin geçtiğine bakmayın. Banka değildir! Karar alma merciidir. Fiyat istikrarını sağlar, finansal istikrarı takip eder.

Ülkenin para politikasını yönetir. Mali piyasaları izler. Düzenleyici tedbirler alır. Kur rejimini ayarlar. Gerektiğinde müdahale eder. Ülke adına altın ve döviz rezervleri biriktirir.

Zira banka gibi kullanılmaya kalkışılırsa o ekonomi yolun sonuna gelmiştir. Hoş bulduk!

Öyle bir karar aldılar ki, Merkez Bankası özel şirketlere kredi verecek. Kanunun ilgili maddesine göre bunu yapamaz! “Türkiye de mi?” derken gülesim geldi…

Kanunu evirip çevirir “Burada kanun benim” dersen, kredi kartı dağıttırıp, elektrik faturası ödeme noktasına bile çevirirsin… Gerekirse Simit Sarayı açıp, çay servis edersin.

İlla canının istediği şirkete kredi vermek mi istiyorsun? Kamu bankaları var! Ne o kredi limitlerini mi doldurdular? Yine sermaye artırırlar! Çok mu göze batıyorlar? Bu sefer de Eximbank üzerinden kredi kullandırırlar. İyi de karşılığında döviz almalılar. Demek son çareye başvurdular!

Merkez bankaları kısa vadeli likidite sağlayıp gerektiğinde piyasayı rahatlatır. Kime verileceği belli olmayan 10 yıllık ucuz faizli kredi dağıtamaz.

Bu işi bankalar yapar. Kredi vermek için sermaye koyar, mevduat toplar veya borç alırlar. Merkez Bankası ne yapacak? Para basıp kredi verecek!

Dağıtacağı söylenen para ilk etapta 20 milyar lira… Bakanın açıklamasına göre ithalatı azaltıp, ihracatı artıracak yatırımları destekleyecek. Firma başına 400 milyon liraya kadar yatırım desteği sağlanacak.

Peki, kim takip edecek? Merkez Bankası bünyesinde özel bir risk birimi mi kurulacak? Ne teminat alınacak? Kredi batarsa üzerine içmemiz için soğuk suyu veren eller dert görecek mi?

İşte tam da bu sebeple merkez bankaları bağımsız olurlar. Bizim ki bağımsız mı? Merkez Bankası çalışanları ile kamu memurlarının yok farkı… Bağımsızlık lüks değil gerekliliktir! En temelde paranın değerinin siyasal iktidarların kısa vadeli çıkarları ve keyfi uygulamalarına feda etmemek içindir… Hükümetler gelip geçicidir. Ancak ülke ekonomisi geleceği hedeflemektedir.

Benim esas merakım para basıp hesabına kredi olarak geçtiği şirketler açıklanacak mı? Yoksa “ticari sır” olarak mı kalacak? Lakin krediyi alacak şirketleri tahmin etmek pek de zor olmayacak! Biz bu işin ithalatını, ihracatını yeri geliyor imalatını yapıyoruz demekle olmaz bu iş! Ne yapacağız? Birkaç ay daha kendimizi kandıracağız.

Oylarını artırma derdine düşecekler. Popülizm için kesenin ağzını açacaklar. İşte biz o gün düşüneceğiz. Her şey bir anda anlamsız gelecek… İşte biz o gün tükeneceğiz…