Habertürk yazarı Fatih Altaylı, bugünkü yazısının ilgili bölümünde, AKP iktidarına eleştirilerde bulundu.
Altaylı, AKP'nin oylarının neden yüzde 30'ların altına düşmediğini sorguladığı yazısında, Anadolu insanının ekonominin kötü gidişatına değil duble yollara önem verdiğini aktardı.
Altaylı, "Kendi hayatına doğrudan etki etmedikçe buna da vatandaş inanmasa da inanmayı tercih etmiş." dedi. Üniversite mezunu işsizlerin artmasının büyük bir mesele olduğunu belirten Altaylı'nın yazısından ilgili bölüm şöyle:
Niye hala yüzde 30’un altına inmiyor
Bazı okurlar diyor ki, “Bunca olumsuzluğa, ekonomideki kötü gidişe, dış ilişkilerdeki onca soruna rağmen nasıl oluyor da AK parti hala yüzde 30’ların üzerinde oy alabiliyor”
Yanıtını Anadolu’ya gezince görüyorsunuz.
AK Parti dönemi 18 yılda çok şey yapmış.
Hatta geçmişi hatırlamayan da çok olduğu için iyi her şeyi onlar yapmış gibi algılanıyor.
Gerçekten de AK Parti’nin iktidar döneminde Türkiye’de görünen çok şey yapılmış.
Her tarafa duble yollar yapılmış, otoyollar yapılmış, köprüler yapılmış.
Bunların pahalı yapılıp yapılmadığı, ihalesinde bir takım yanlışlıklar yapılıp yapılmadığı sıradan vatandaşın çok umurunda değil.
Ona, kentine hizmet edilmiş, yol yapılmış, hayatı kolaylaşmış.
Her tarafa havalimanları yapılmış. Modern terminaller inşa edilmiş.
Bunlar yapılırken birileri kayrılmış vatandaşı çok ırgalamıyor.
Çünkü onlara göre her iktidar birilerini kayırmış.
Dün Ahmet’miş bugün Mehmet fark etmiyor.
Hatta vatandaşa göre “Her müteahhit milletin bir tarafına koydu ama en azından bunlar açık açık söylüyor.”
Anadolu şehirleri kasabaları görsel bir medeniyete kavuşmuş.
Yenilenmiş, aydınlanmış.
Bir sürü girişimci çıkmış.
Küçük küçük ama toplamı çok.
Kimi 20 kişi çalıştırıyor, kimi 200.
Ama Anadolu’ya yayılmış küçük girişimcilik patlamış.
İktidara yakın isimler desteklenmiş ama sonuç olarak bir istihdam yaratmış, bir ekonomi oluşmuş.
Muhalefetin tüm bunları görmezden gelip, sürekli “kötü kötü kötü” diye bağırması da bu yüzden ters tepmiş.
Vatandaş gözünün gördüğüne inanmayı tercih etmiş.
Bir takım ekonomistlerin “Bu sonbahar bittik” diye bağırmalarına rağmen bir türlü ekonomide beklenen felaketin gelmemesi de vatandaşın gözünde muhalefetin inandırıcılığına darbe vurmuş.
Merkez Bankası rezervleri bitirilmiş, o satılmış bu kiralanmış vatandaş buna da bakmamış.
Ekonomide, İktidar devlet yönetir gibi değil, esnaf hesabıyla da olsa bir şekilde günü kurtarabilmiş.
Üstüne bir de pandemi dönemi öyle veya böyle az can kaybı ile atlatılmış ve en azından sağlık yönünden başarılı geçirilmiş.
Dış ilişkiler duvara toslamış.
Kendine direk etki etmedikçe vatandaşı ilgilendirmemiş.
Dış politikada yapılan vahim hatalar yerlilik ve millilik olarak kamufle edilmiş.
Kendi hayatına doğrudan etki etmedikçe buna da vatandaş inanmasa da inanmayı tercih etmiş.
Özgürlük, düşünce özgürlüğü, insan hakları falan zaten bu topraklarda yaşayan çoğunluğun derdi asla olmadığı için de bunlara da kulak asılmamış.
Ama şimdi artık zurnanın son deliğindeyiz.
TÜİK ne derse desin yüzde 30’lara yaklaşan genç işsizliği bir meseledir.
Üniversiteyi bitirip evde oturan genç insan sorundur.
Bunu aşmak kolay olmayacaktır.