Açıklama sırasında söz konusu olan deprem eğer gerçek olursa 7,2 ile 7,6 arasında meydana gelmesi dikkatleri çekerken 5,8 ile arasında bin kat fazla bir fark olacağı dile getirildi.
Adeta Marmara bölgesinde insanları diken üstünde tutam ve uzmanlar tarafından yaklaştığı açıklanan büyük İstanbul depremi için Doğuş Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat mühendisliği bölümü öğretim üyesi Dr. Ömer Fatih Sak söz konusu olabilecek depremin 7,2 ila 7,6 arasına kadar çıkabilecek olduğunu dile getirdi.
Bir yandan da gerekli önlemlerinin zamanında alınması söz konusu olurda can ve mal kaybının en aza indirilebileceği açıklandı.
Binalarda depreme karşı gerekli güvenilirlikleri arttırabilmek için teknolojik gelişmelerden yararlanılması gerektiğini ifade ederken bir yandan da yapıların daha dayanıklı hale getirilmesinin büyük ölçüde önemli olacağı açıklandı. Bu sıralarda açıklamasına;“Sismik izolatör yapısı ile bilinen kauçuktan olarak bilinen malzemeler yapının genel kapsamda temel seviyesinden uygulanarak deprem kuvveti ile beraber yapının salınımını ciddi oranda azaltmak için faydalı bir durumdur.
Bu süreçlerde bir yandan da dinamik titreşim sönümleyicileri ile 15 Temmuz Şehitler Köprüsü üzerinde yer alan kablo titreşimlerini azaltabilmek adına kullanılmıştır. Bu söz konusu olan yöntemlerin haricinde ek olarak bir yandan da mikrometre hassasiyeti ile ivme ölçerler sayesinde yapı sağlığı anlık bir şekilde izlenebilmesi gerekir.
Yapının bu süreçlerde izlenmesinin de daha ilerisinde akıllı bina diye bilinen sistem entegrasyonu ile beraber bu cihazlar deprem süreçlerinde yapıdaki asansör ve benzeri makineleri kapatabilir bunlara ek olarak bir yandan da gazı kesebilir. Ek olarak depremin öncü sarsıntı durumlarına göre tespit etme ve birkaç dakika öncesinden erken uyarı sistemini devreye alabilme gibi özellikler yer alabilecek.
Deprem izolatörlerindeki yapı ile beraber daha ileri seviyesinde olacak şekilde İTÜ’den Prof. Dr. Ünal Aldemir ismindeki sayın hocamız ile beraber bir çalışmasında gördüğümüz süreci ile beraber aktif kontrol teknolojisi kapsamında yapıların deprem ve rüzgar gibi çevresel olarak yer alan durumlara karşı öngörülen güvenlik durumlarının yanı sıra dayanım ile beraber konforu da beraberinde getirecek şekilde kendini adapte etmesi ayarlanarak önlemler alınabilir.” İfadelerine yer verdi.
2024 yılında gerçekleşmesi söz konusu olan depreme karşı böylece durup beklemek yerine daha büyük sorunlar ile karşılaşmamak adına gerekli tedbirlerin alınması gerekir.
Geçtiğimiz yıllarda meydana gelen 5,8 şiddetindeki deprem bile onlarca can ile beraber mal kaybına neden olurken eğer olur da 7,2 ila 7,6 arasında bir deprem meydana gelirse çok daha büyük sorunlar meydana gelir. İkisi arasında adeta binlerce kat fark olması deprem gelmeden önce gerekli tedbirlerin bir a önce alınması gerektiğine işaret ediyor.
7,2 ile 5,8 şiddetindeki depremler kıyaslanacak olduğu zaman aralarındaki enerji adeta bin kat daha fazla olduğu gözleniyor. Enerji miktarına göre belirlenen bu şiddet resmen gerekli tedbirler alınmazsa taş üstünde taş bırakmayacak kadar ağır olabilir.
Mercalli şiddet ölçer ile belirlenen bu deprem büyüklüğü ölçme sırasında aslında o şiddetin bölgeden bölgeye göre değişebileceği de gözler önüne alınmalıdır. Genellikle en büyük şiddet depremin merkezinde meydana gelir ve uzaklaştıkça şiddet de biraz daha olsa da azalır.
Yapılan açıklamalara bakılacak olursa deprem büyüklüğünü azaltmak gibi bir durum asla söz konusu bile değildir. Fakat gerekli tedbirler zamanında alınırsa meydana gelebilecek olan can ve mal kayıplar en aza inecektir. Geçtiğimiz yıllarda Japonya sınırlarında meydana gelen 8 büyüklüğündeki deprem karşısında şiddet sadece 6 ila 7 arasında kalmıştır.
Bunun ana nedeni gerçekten de depreme karşı dayanıklı, sağlam binaların yapılmış olmasından geliyor. Şu an ülkemizde 7,4 şiddetinde deprem meydana gelirse adeta etkisi 10 şiddetinde kadar dahi olabilir. Bunun ana nedeni ise tamamen plansız bir şekilde yapılan yapılaşmalardan yetersiz olarak kullanılan malzemeler ve insanların hayatının adeta bir hiçe sayılmasının neticesi olarak gözlenecektir.
İstanbul depremi için önlemler alınmalı…
- Riskli olan yapılar tespit edilmeli…
İstanbul sınırlarında her ne kadar depreme karşı dayanıklı binalar yer alsa bile bir o kadar dayanıksız olan binalar da yer alıyor. Bu yüzden binaların depreme karşı dayanıklı mı değil mi diye araştırılmaları gerekiyor. Binaların depreme karşı dayanıklı mı diye ölçülmesine yardımcı olan parametreler yer alıyor. Bunların göz önüne alınarak yapılması sorunların çözülmesi konusunda bir nebze de olsa yardımcı olacaktır.
- Hasarlı binalarda güçlendirme yapılmalı…
İstanbul sınırlarında riskli yapı tespit aşamalarının yapılmasının ardından eğer hasarlı olan binalar olduğu gözlenirse bunlara güçlendirme çalışmaları yapılması gerekir. Şu an günümüzde gerçekten de daha iyi bir hale getirmek için yapıları güçlendirme sırasında tercih edilen birden fazla yöntem yer alıyor. O yapı için hangi güçlendirme metodu uygun olursa onun tercih edilmesi, ardından da ona göre bir yol izlenmesi gerekir. Deprem sırasında can ve mal kaybını en aza indirebilmek için gerçekten de hasarlı binalara güçlendirme çalışmalarına en kısa sürede başlanması gerekir.
- Zemin ve bina frekansı arasında fark olmalı, yakın olmamalı…
Yapılan açıklamalar sırasında bir yandan da bina frekansı ile beraber zemin arasındaki farkın önemi aktarıldı. Zemin yapısı ve sağlamlığı gerçekten de bir binanın sağlamlığı için en önemli yapıların başında gelir. Zemin frekansı ile yapıların her ne olur ise olsun biri birilerine yakın olmamaları gerekiyor. Zemin sağlamlığı gerçekten de yerinde değilse risklerin temeli de oradan gelebilir. Bina yapıları sırasında saha üzerinde özel analizlerin yapılması ve bunların azaltılması için harekete geçilmelidir.