Diğer yandan bitkiler içindeki bazı maddeler insanda bağışıklık sistemini güçlendirerek kanser hücreleri ile mücadeleyi güçlendirmektedir. Bu aktif maddelerin çoğu bitkilerden saf olarak izole edildiklerinde beklenen etkiyi gösteremezken yan etkileri de ciddi oranda artmaktadır.
Çünkü, saflaştırma ile bitkilerin sahip olduğu adjuvan (yardımcı) materyaller de uzaklaştırılmaktadır. Adjuvanların ortamdan uzaklaşması bitkiler içindeki antikanser aktif maddelerin etkinliğini azaltmaktadır. Meme kanserinin tedavisinde de kullanılabilecek bir çok fitoterapi ürünü mevcuttur.
Bu ürünleri eğitimli kişiler tarafından uygun şekilde seçilerek kullanılmaları durumunda yan etkileri yok denecek kadar azdır. Bitkilerin gelişi güzel kullanılmaları durumunda ise hastalara zarar verme potansiyelleri vardır.
Birçok kanser türünde olduğu gibi meme kanserinde de mevcut tıbbi tedavilerin başarı oranı düşüktür. Bu nedenle meme kanseri bayanlarda hem en sık görülen hem de en sık ölüme neden olan kanserler arasındadır” dedi.
Prof. Dr. Mustafa Iraz bütün dünyada kemoterapiye olan güvenin azaldığını ve hastaların farklı tedavi yöntemlerine ihtiyaç duyduklarını ifade ederek, “Meme kanserli hastalarda fitoterapi katkısıyla tamamen iyileşen veya ilerlemesi duran birçok hasta var.
Ayrıca, fitoterapi alan hastalarda herhangi bir yan etki oluşmadığı gibi birlikte kullanılmaları durumunda kemoterapinin yan etkileri de azalır. Kanser gelişmesinde ve tedavisinde eser element ihtiyacın önemli rol oynar ama modern tıbbın bu detayları gözden kaçırır.
Kanser hücrelerinin olgunlaşamamasının temel nedeni ise eser element eksikliği olabilir. Kanser hastalarında bazı kritik eser elementlerin mutlaka karşılanması gerekir. Her kanser hastasının fitoterapi seçeneğinin denemesi faydası olacaktır” şeklinde konuştu.