‘Susma’ kitabının yazarı Nuray Karadeniz, “Ben şiddete uğrayan Çilem Doğan’ı çok cesur ve yürekli buluyorum çünkü Çilem’i aradığımda bana destek verdi. Kitabın içerisinde Çilem’in hikayesi var” diye konuştu. Öte yandan Konya’da bir kadını darp ettiği iddia edilen kişinin ölümüne neden olan Kadir Şeker hakkında konuşan Çilem Doğan, “Kendini feda etmiş gibi görünüyor bana göre” dedi.
Kadına şiddetin simge isimlerinin yaşadıkları bir kitapta buluştu.
Adana’da kendisini fuhuşa zorlayan ve şiddet uygulayan eşini öldüren ve ardından 50 bin TL kefaret ile tahliye edilen Çilem Doğan, Hatay’da eski erkek arkadaşı tarafından yüzüne asit benzeri sıvı atılarak sağ gözünü kaybeden Berfin Özek, Antalya’da birlikte yaşadığı adamı, aralarında çıkan tartışma sırasında kendisini boğmaya çalıştığı için öldüren ve ardından tahliye edilen Nurcan Saraç gibi kadına şiddetin simgesi haline gelmiş isimler kitapta yer aldı.
Susma kitabının şiddete uğrayan her insanın içinde kendini bulduğu bir kitap olduğunu ifade eden yazar Nuray Karadeniz, "Susma kitabı aslında keşfedilmiş bir fikir değil. Susma kitabı her gün güne başladığınızda mutlaka eşi tarafından şiddete uğramış bir kadın görüyorsunuz medyada haberlerde bu noktada baktığımda be ne yapabilirim. Nasıl bir yardımım katkım olur diye düşündüğümde böyle bir kitap yapmak istedim. Susma şiddete uğramış ve bu sarmalın içerisinde yaşamını sürdürmüş insanların hikayeleriyle olan hem de akademisyenlerin, hukukçularında olduğu bir kitap” şeklinde konuştu.
"Yıllarca sustuk bugün susmayacağız"
Televizyoncu yazar Nuray Karadeniz konuşmasının devamında “Kitabın aslında en etkileyici bölümleri şiddete maruz kalmış kadınların ve şiddet sonrası çocuklarını kaybetmiş ailelerin hikayeleri var yani etkileyici tarafı o kişinin ağzından yaşadıklarını okuyorsunuz. Çilem de onlardan biri Antalya’da Nurcan var. İstanbul’da Name var ve Hatay’da Berfin var. Ben Çilem ile konuşmaya gittiğimde Çilem bana dedi ki ben susmayacağım yaşadığımı paylaşacağım ki başkaları aynı şeyi yaşamasın. İstanbul’da olan Name dedi ki benim bu kitaba girmemdeki tek kararım ben çok sustum, yıllarca sustum, sesimi çıkartamadım ve bugün susmayacağım çünkü aynı şeyleri başkaları yaşamasın dedi. Hatay’da olan Havva da aynı şeyleri söyledi. Aslında bu kadınların sesiydi. Kadını, erkeği de, akademisyeni de, doktoru, avukatı da herkes konuştu o yüzden kitabın adını Susma koyduk“ diye konuştu.
"Çilem Doğan’ı çok cesur yürekli buluyorum"
Susma kitabının ana karakterlerinden olan şiddete uğrayan Çilem Doğan’ın hayat hikayesinin iki taraflı ele alındığını belirten Yazar Karadeniz, “Ben Çilem’i çok cesur yürekli buluyorum çünkü ben kitaba başlarken Çilem’i aradım. Yani kitabın içerisinde kendi hikayesi var. Çilem’i aradığımda ‘Çilem ben böyle bir proje yapıyorum. Karşı tarafla da görüşeceğim senin bu konuda düşüncen nedir’ dediğimde bana dedi ki ‘eğer birilerine katkısı olacaksa benim yaşadıklarımın görüşmende hiçbir sakınca görmüyorum’ dedi” diye konuştu.
Dava süreci devam ediyor
Adana’da fuhuşa zorladığı gerekçesiyle eşini öldüren, Susma kitabının ana karakterlerinden Çilem Doğan, “Biz henüz ne olduğumuzu bilmiyoruz yani içeri girecek miyiz dışarda mı kalacağız çünkü henüz devam eden bir dava sürecimiz var. Bu süreç devam ederken hiçbir şeyden geri kalmadık. Her türlü kadın mücadelemizi verdik. Nuray hanımın yazdığı kitaba da desteklerimizi verdik. Tekrar tekrar aynı şeyleri yaşayarak hissederek oturduk iki kadın arkadaş gibi muhabbet ederek bu kitaba destek verdik. Nuray hanımdan bu kitap röportajını duyduğumda ilk başta tuhaf oldum ama derin düşününce asıl kitabı çıkartmasının nedenini kitabın ne anlatmak istediğini birazda düşününce olaya mantıklı baktım. Söylemek istediğimiz şu kitapta da belirtmiş kendisi şiddetin asıl ana temeli nerden geliyor şiddet nasıl doğuyor. Şiddet, Aileden çevreden yaşadığı yerden, büyüdüğü yerden dolayı kitap beni çok etkiledi. Bundan dolayı ben de destek vermek istedim. Çünkü yaşadıklarım bilinsin istedim. Normal bir insan neden şiddet uygular veya şiddete maruz kalır. Daha sonra karşı tarafla görüşmek isteyince ben tabi ki normal karşıladım çünkü gidilmesini görülmesini istedim. Nasıl bir yerde büyüdüğünü yani şiddet kendiliğinden olan bir şey değil. Bir insanın şiddet uygulaması, her zaman için söylüyoruz. Kendiliğinden olan bir hastalık gibi düşünmüyoruz. Yaşadığı çevre ve aileyle ilgili olduğunu düşünüyoruz. Biz eşitlikten yana olduğumuz için her iki tarafın da her şeyini hissederek destek vererek kitaptaki röportajımızı da yaptık inşallah okuyucusu bol olur” diye konuştu.
Kadir Şeker kendini feda etti
Konya’da şiddete uğrayan bir kadının hayatını kurtarmak için olaya karışarak gözaltına alınarak yargılama süreci devam eden Kadir Şeker hakkında konuşan Çilem Doğan, “Biz her alanımızda söylüyoruz. Cinsiyet ayrımı yapmadan eşitlikten yana olduğumuz için hani bir kadını kurtarmak için bir erkek şu anda ceza evinde düşünün bir yabancı bir yakını değil, hiçbir şeyi değil. O kadar duyarlı birisi ki o kadar hissetmiş ki çektiği acıları o an için kendini feda etmiş gibi görünüyor bana göre. Çünkü duyarlı bir insan o yüzden salıverilmesi gerekiyor mu tabi ki ilerleyen süreçte göreceğiz. Henüz ne olduğu tam kesin belli değil” diye konuştu.
8 Mart değil her gün kadınlar günü olmalı
Sadece 8 Mart’ın değil her günün kadınlar günü olması gerektiğini belirten Çilem Doğan, “Kadınlar deyince zaten ben bunu kendimde yaşadığım için bizim çok büyük yaramız. 8 Mart kadınlar günü yani her gün kadınlar günü olması gerekiyor. Yine dediğim gibi biz cinsiyetçilikten yana değil sadece eşitlikten yanayız. O yüzünden her günün bizim olmasını isteriz. Sadece 8 Mart’ı dünya kadınlar gününe sığdıramayız" şeklinde konuştu.