1. HABERLER

  2. EKONOMİ

  3. Ünlü isimden doları olanların canını sıkacak sözler! Komik gelebilir ama imkansızda değil' dedi...
Ünlü isimden doları olanların canını sıkacak sözler! Komik gelebilir ama imkansızda değil' dedi...

Ünlü isimden doları olanların canını sıkacak sözler! Komik gelebilir ama imkansızda değil' dedi...

AKP hükümetinin açıkladığı zamansız faiz kararları ile 18 liraya kadar yükselen dolar kuru için hesapları değiştirecek tahmin ünlü ekonomist Murat Kartalkaya'dan geldi. Seçimlerden muhalefetin başarıyla çıkması durumunda kurda görülecek yeni rakamı veren Kartalkaya, ''Eğer seçime kadar doları 19 lira civarında tutabilirlerse 2025 sonuna kadar doları 12 lirada görmemiz inanın şaşırtıcı olmaz'' dedi

A+A-

2018 yılının 2. yarısından itibaren gerek faiz gerekse de uluslararası ilişkiler cephesinde alınan tartışmalı kararlar ile yükselen dolar kuru 18 lirayı da aştı.

Yapılacak seçimler öncesinde dolar kuruna bir darbe vurarak, başı dik gitmek isteyen iktidar çeşitli formüller üzerinde dururken, ünlü ekonomist Murat Kartalkaya'dan dikkat çeken bir yorum geldi.

Seçimleri muhalefetin kazanması ile kurda benzeri görülmemiş bir gerileme yaşanabileceğini vurgulayan Kartalkaya, ''Yeni iktidar faizle oynamayarak, son beş yılda sayın Erdoğan’ın aldığı tüm kararları iptal ederek ve sadece güven, adalet, liyakat, demokrasi sağlayarak doları 12 liraya düşürebilir'' dedi.

 Murat Kartalkaya'nın analizi şu şekilde:

Sana komik bir hayal gelebilir sevgili kardeşim ama inan çok uçuk değil. Önemli olan seçime kadar doların nerede olacağı. Eğer seçime kadar doları 19 lira civarında tutabilirlerse 2025 sonuna kadar doları 12 lirada görmemiz inanın şaşırtıcı olmaz.

İktidar yıllarca ekonomiyi inşaat ve yol, köprü yapımı üstünden idare etti. Buna rağmen deprem kuşağı ile çevrili ülkemizde deprem inşaatı yok denecek kadar az. İşte örneği Düzce. Yirmi yıl önce yıkılan Düzce’de ilk depremde 70’den fazla oturulamayacak konut olduğu ortaya çıktı.  Son on yıldır bunlara ek olarak savunma sanayindeki atılımlar ve Türk Lirasının değerini düşürüp ihracat yaparak ekonomiyi ayakta tuttular.

Faizi düşük, dövizi ve hisse fiyatlarını yüksek tutmaya özen gösterdiler. İhracat durmasın, inşaatlar durmasın. Tek vizyonları bu. Bu durumu son yıl iyice abartılar. Hatalı ekonomik kararları inşaatı yavaşlattı, dış ticaret açığını büyüttü. Buna rağmen ısrarla hatalarında devam ediyorlar. Bunu fark etmemeleri olanaksız.

Seçimi kaybedeceklerini görüyorlar. Umutlarını koruyup tüm kararları seçimi kazanmak için alıyorlar. Akıllarından geçen “kazanamazsak yeni iktidarı çaresiz bırakalım.”  Ülkeye güven gelirse ilk gelecek yabancı portföy yatırımları yani hisse senedine ve tahvil yatırımları olacaktır. Bu yüzden borsayı yukarıda, faizleri aşağıda tutmaya çalışıyorlar. Kendilerinden sonra yeter ki ülkeye döviz gelmesin, yeni iktidar zorda kalsın ve yeniden erken seçim yapılsın.

Yeni gelecek iktidarın gerçekten işi çok zor. AKP iktidara geldiğinde eski iktidar krizi yaşamış, ülke dibe vurmuş, aldıkları tedbirlerle ülkeyi düze çıkarmaya başlamışlardı. IMF, sıkı Maliye politikası ve AB uyum yasaları ülkeye gelmişti. Major ülke faizleri %1 ile %3 arasında iken Türkiye’de faziler %50 civarındaydı. Düşünsenize faizlerimiz on katından fazla. Borsamız 0,50 dolar bazını görmüş 2003 seçimine kadar %40 yükselip 0,70 dolara çıkmıştı. 2002 yılı ile birlikte ülkeye hem global portföy yatırımcısı hem global doğrudan yatırımcı gelmeye başlamıştı. 2003 yılında AKP tek başına iktidar oldu. Kadroları bilgili ve liyakatılı, global piyasalarca güven duyulan kadrolardı.  Ülkeye para yağdı. Beş yıl içinde 90 milyar dolar civarında portföy, 50 milyar dolar civarında doğrudan yatırım geldi.

İşte AKP iktidarı yeni iktidarın getireceği güvene gelecek bu global yatırımın önüne şimdiden set çekmeye çalışıyor. 2003 yılında borsa 0,70 dolardı, bugün 2,60 dolar. Faizlerimiz major ülkelerin 10 katındaydı, bugün iki katında.  2000 krizi konut, araç, şirket fiyatlarımızı dibe indirmişti. Bankalar emlakçı, galerici durumuna geldi. Şirketler battı. Örneğin, fiyatı 3 milyar dolar denilen Demirbank 300 milyon dolara satıldı. Bugün böyle bir durum yok. Şirketlerimiz, konutlar, araçlar, hepsi fiyatlı.

Yeni iktidarın işte bu yüzden işi çok zor. İki seçenekleri olacak. Birincisi mevcut düşük faiz ve krediler, döviz üzerinde sıkı kontrollerin devamı. Bu durum global yatırımcının hoşlanmayacağı bir ortamı devam ettirecektir. İkincisi ise faizleri yükseltip serbest kambiyo rejimine geri dönmek. Faizleri en az %25 üstüne götürmeleri gerek. Bu durum krediler ve vatandaş algısı için doğal olarak hoş olmayacaktır.

Ama bence mevcut iktidar çok önemli bir konuyu gözden kaçırıyor. Kaçırması da normal çünkü yönetimde liyakatli kadroları yok. AKP’nin 2015 yılına kadar olan nitelikli kadroları Sayın Erdoğan’ın egoları yüzünden oyun dışına itildi. O kadroların çoğu görüşüne katılmıyordum ama şu bir gerçek ki, nitelikli, liyakatlı kadrolardı. AKP nitelikli kadrolarının tüm olumlu çalışmalarını Erdoğan elinin tersiyle itip ülkeyi bu hâle getirdi. Ülkenin bugün yaşadığı olumsuzlukların tek nedeni ne yazık ki Sayın Erdoğan’dır.

Gözden kaçırdıkları noktaya gelecek olursak, bu nokta dünyadaki Major Merkez Bankalarının paralarındaki devasa artışdır. İkibinli yıllarında başında major ülke paraları 2 trilyon dolar civarındaydı. Buna rağmen ülkeye 150 milyar dolar geldi. Bugün Major Merkez Bankalarının toplamı 20 trilyon dolar üstünde. 2003 yılının 10 katı. Aynı oranda gelmesin hadi, 500 milyar dolar gelsin Türkiye’ye. Yeni iktidar ne kadar rahatlar değil mi?

Ayrıca 2003 yılından 2007 yılına kadar Major Merkez Bankaları faiz artırmaya gitti. FED faizini %1’den %6’ya çıkardı. Oysa 2023 yılında büyük olasılık bu bankalar faiz artışlarını sonlandırmış faiz indirimi konuşmaya başlamış olacaklar. Yeni iktidar faizle oynamayarak, son beş yılda sayın Erdoğan’ın aldığı tüm kararları iptal ederek ve sadece güven, adalet, liyakat, demokrasi sağlayarak doları 12 liraya düşürebilir. Bu mevcut iktidarın başarısı değildir, aynı AKP iktidarının doları 1,70 dolardan 1,20 dolara düşürmesi gibi. Mevcut iktidar 10 yıl boyunca alacağı ekonomik, siyasi, global tedbirler ile ihracatı ikame edecek sanayi ve tarım üretimleri ile doları 12 ile 15 bazında tutabilirse gerçek başarı gelecek, ülke çağ atlayacaktır.

Gelelim seçim sonrası yeni iktidarın döviz ile borsaya etkilerine ve bu haftaki piyasa yorumlarımıza.

PİYASA

BİST100: Yabancı ve hacim yok. Zaten beklemiyoruz da. Hisse almak riskli mi? Evet bence kısa vade için riskli ama seçim sonrası için düşünülebilir. Sayın Erdoğan kalırsa BİST, yirmi bin puana bile çıkabilir. Ama bugün 5000 puandaki hisselerin ile bisiklet alabiliyorsan 20000 puana çıkan hisselerin ile ancak oyuncak plastik araba alabilirsin. Yeni iktidar gelirse 2025 yılı sonuna kadar endeksin 5 dolar üstüne çıkacağını tahmin ediyorum.

2003 yılında borsa bir yıl içinde 0,50 dolardan %40 artış ile 0,70 dolara çıkmış, 2005 sonunda %420 artış ile 3 dolara ulaşmıştı. Bu sefer %200 artsa yine 6 dolar çok uçuk yer değil. Hatta benim hedefim zamanını tam kestirememekle beraber 8 dolar. Yeni iktidar 2018, 2020, 20221 ve bu yılın Ekim ayında gelen kumarbazlardan ziyade global yatırımcı getirecektir.

Son dört yıl içinde dört defa yabancı diye kumarbazlar gelip üç ayda vurgun yapıp gittiler.

Haftalık teknik analize gelince: Bozulma yok. İlk destek 4700, esas destek 4020 puanda. Direnç 5000 puanda ama öylesine bir direnç. Hisseden başka yatırım ürünü kalmayan günümüzde yukarı hedef koymak gereksiz.

ALTIN/ONS: Haftalık direnç 1810 dolarda, haftalık destek 1715 puanda.  ECB  12 Aralık tarihinde faiz kararı açıklayacak. Altında yine dalgalanma olabilir. Major Merkez Bankaları faiz artışlarını sonlandırmadan altında uçuk bir yukarı hareket beklememenizi öneririm. FED şahin açıklama yaptı altın yukarı, tutanaklar güvercin çıktı aşağı. Bu dalgalanmalara devam.

DOLAR/TL: Yukarıda bahsettiğim gibi yeni iktidar doları iki yıl içinde 12 liraya indirebilir. Bu iktidar olduğunda doları nerede bulacağıyla ilgili tabi. 19 lira civarında ise 12 liraya, 22 lira civarında ise 15 liraya, 27 lira civarında ise 17 liraya düşürebilir.

Haftalık teknik analize gelince: Geçen sene Kasım ayı başında doların 11,35 lirayı geçmemesi gerektiğini, geçerse tutulamayacağını iddia etmiştim. 18,70 lirayı gördü. Bugün ise şu tahminimde ısrar ediyorum. Dolar 18,35 lira altında iki, üç hafta kalmadığı müddetçe yukarı zıplama tehlikesi taşıyor. Haftalık destek 18,55 ve 18,22 seviyelerinde. Belki bir hafta 18,22 altında bile kalabilir ama bunu iki, üç haftaya çıkaramazsa yukarı sıçrar.  Hedefi 20 ve 22 lira olur.

EURO/DOLAR: Geçen hafta; “önemli olan 1,0470 seviyesi şimdilik. Kırılmazsa 1,00 ve 1,02 var destek olarak” tahmininde bulunmuştum. 1,0220 seviyesine kadar gevşeyip tekrar 1,0470 seviyesine döndü. 12 Aralık ECB faiz kararı ve öncesindeki tahminler dalgalandıracaktır. Haftalık destek 1.0225 seviyesinde. Dirençte 1.0470 seviyesini önemli. Kırarsa 1,06 ve 1.08 var. Bu ikisinin ortasından kâr realizasyonu büyük olasılık gelebilir.

DOLAR ENDEKSİ: Biliyorsunuz bu konuda benim iki senaryom vardı. “Kasım ayı kapanışının 110 puan altında olması ve endeksin iki, üç ay 110 – 108 puan arasında dalgalanması” senaryom geçerli olacak gibi duruyor.  Hatta 104 puan hedefe girdi.

TR 10 Yıllık Tahvil: DİBS’deki yabancı portföyü 1,1 milyar dolar. Yılbaşında 3,5 milyar dolardı. 2000 krizinde en kötü 5 milyar dolara kadar düşmüştü. Yabancı için mevcut faiz oranı bu kadar riskli demek ki. Gerçi adam %10 dolar faizi alacakken neden %10 ile risk alıp Türk lirası faize razı olsun ki! Yeni iktidar faizlerle pek oynamadan dayanabilirse tahvil faizleri %15 seviyelerine doğru çıkar, ama major merkez bankalarının faiz indirimleriyle beraber buralardan ciddi yabancı alışları gelecektir. Zaten yeni iktidar faizleri birden %25 seviyelerine filan çekerse ülkede banka kalmaz korkarım.

BRENT PETROL: 86,80 doların yıllık dip olduğunu tahmin ediyordum.  Buranın altını 2023 yılında bekliyordum. Bu hafta 83,66 dolardan kapadı. Bu hafta buranın üstüne çıkmazsa gevşeme devam eder. Bu, küresel yavaşlama, küresel durgunluğa evriliyor demek olabilir. Çin de yeniden Covid sebebiyle kapanmanın %25 seviyelerine ulaşması, Ukrayna – Rusya savaşının uzayacağı beklentisi bu durumu tetikliyor. Major Merkez bankalarının faiz artırması enflasyon önüne set çekiyor ama bir yandan da ekonomik durgunluğa yol açıyor.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Sizlerin seslerini duyurabilmek için konu ile alakalı yorumlarınızı, görüşlerinizi fikirlerinizi mutlaka yazın.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.